• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://tr-tr.facebook.com/people/İbrahim-Tüzer/554644751
  • https://twitter.com/ibrahimtuzer

Yorgunluk Bitti Fakat İçimdeki “Yolculuk” Devam Ediyor…

Yorgunluk Bitti Fakat İçimdeki  “Yolculuk” Devam Ediyor…

 

Mardin'den Midyat'a, Batman'dan Hasankeyf'e, Şırnak'tan Uludere'ye uzanan kısa fakat dolu dolu geçen bir seyahatim oldu. Memleketimin her tarafının kendine has ayrı bir güzelliği olduğunu bir kez daha görmüş oldum.

Fakat bu ‘görmüş olma hali’, Mardin'in silueti, Hasankeyf'in sessiz çığlığı, Midyat'ın panoraması, Uludere’nin doğası karşısında, sıradanlaşmış olandan sıyrılarak daha "yakîn" bir biçime dönüştü ve ben vatanımın doğusunu daha içerden ve sahici bir bakışla “görme ve anlama”ya çalıştım. 

Bir yanımda Cudi, diğer yanımda Gabar Dağı uzanırken ve bu geçit vermeyen koca dağların birleştiği “Kasrık Geçidi” sadece Cizre’yi Şırnak’a değil gönüllerin de birbirine bağlanması için iyice alçalmış ve daralmışken ben de ben’imdeki tüm yüklerimden sıyrılmak ve hafiflemek istedim. 

Dicle’nin üzerinde uçan kartallar kadar hafiflemek ve böylelikle yaz kış Hasankeyf’i terk etmeyen leylekler kadar vefalı olmak istedim... 

Üzerime yüklenen, muska yerine takılan yüklerimden, tortularımdan sıyrıldıkça yüreğimin kıpkızıl bir toprak gibi en duru haliyle kalakaldığını hissettim. 

Ve ben yalın yürek kaldığım orada, Cizre’den Uludere’ye,  tüm "sıkıntı"ların olduğu gibi "umut"ların da merkezinde "insan"ın yer aldığını bir kez daha fark ettim. 

Uludere Yatılı Bölge Okulu’nda bir araya gelmiş 250 Uludereli, Cizreli, Şırnaklı ortaokul öğrencilerinin bakışlarındaki ışıltıyı; mekâna ve fizikî şartlara ait imkânsızlıkların zihinlerini daraltmasına izin vermeyen, emeğiyle aklı arasına yüreğini de koyan genç öğretmenleri, idarecileri, hakîm ve kaymakamları görünce bir kez daha insana yapılan yatırımların boşa gitmeyeceğine olan inancımı perçinleştirdim. 

Ve bu inanç ile beklemenin de ne kadar erdemli bir durum olduğunu kavradım. Evet, inançla beklemek… Fakat beklerken de beklentiye girmemenin önemi üzerine daha derinden düşündüm. 

Ve en az gündelik kazanımların peşine düşüp şahsî menfaatlerini önceleyen fırsatçılar kadar azimli ve kararlı olmak gerektiğine inandım.  

Elbette bu fırsatçıların varlığı, inancımı ve ümidimi kırmadı. 

Çünkü insana verilen emeğin bin bereketle açabilecek bir tohuma dönüşeceği Fırat ve Dicle’nin beslediği ovalarda çiçekler çoktan meyve vermeye başlamıştı bile…