Oğuz Atay'da Korku Korku Üstüne ya da ![]() Söz konusu ikinci süreçte yani “var olmayı düşünme” durumunda ise, esas olan varlığın “gidiş”i değil “oluş”udur. Bu sınırda hareket eden insan, eşyaya ve hadiselere sıradan hayat olayları gibi bakmaz. Kendi olanaklarını ve sınırlarını keşfederek ne olduğunun “bilincine” varır. Onun için “var olanlar” ve “varlıkta olanlar” hep birer “oluş”un devamıdır. Dolayısıyla bu varoluş tarzını benimseyen insan için korku, hayatın farkına varılarak yaşanmasında önemli bir çıkış yoludur. Heidegger’in ifadesiyle “Korku”, “var olmayı düşsünme” durumunda olan insandaki “Hiçi açığa çıkarır” (Soykan 1999: 49). Fakat burada beliren “hiç”, tükenişin ve çaresizliğin değil “Var Olma”nın bir ifadesidir. Hayatın anlamı karsısında, korku sayesinde bu şekilde bilinçlenen insan, gündelik kazanımların peşi sıra koşup tükenip gitmekten de kurtulmus olur. İnsanlar yaşamış oldukları hayatın sıradanlıklarını ve bunun karşısında mecbur bırakılmışlığını birden bire fark edemezler. Jung’un “yeniden doğuş” olarak tarif ettiği bu duruma kişi, hayatında yaşayacağı köklü bir sarsıntı/değişim ile ulaşır. Bu sarsıntı/değişim, kimi zaman, hayatın anlamsızlığı, kimi zaman ölüm korkusu kimi zaman da “korku” ve “umutsuzlukla” beraber gelmektedir. |
5343 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |